
- Ekim 27 2022
- admin
Diyabetik ayak yaraları
Diyabet (şeker hastalığı) vücudumuzda kan dolaşımı içinde belli bir oranda bulunması gerekirken çeşitli nedenlerle şekerin daha fazla olması nedeni ile karakterize bir hastalıktır. Kan içinde dolaşan şeker normalin üzerinde olduğu zaman vücudumuzda ki tüm organlara zarar vermektedir. Şekerin verdiği hasara en hassas dokular olan göz, böbrekler, sinir uçları ve kalp damar dolaşım sistemidir. Diyabet hastalarında ayak ve bacaklarda uyuşma başlamasının ve basit bir yaralanma sonucunda çok ciddi yaralar oluşmasının temel nedeni budur.
Şeker hastalarında kronik yara riskini arttıran nedenler?
- 65 yaş ve üstünde olmak.
2. Erkek hastalar.
3. Sigara kullanımı gibi hava kirliliğine de maruz kalmak.
4. Yüksek kolesterol.
5. Şeker kontrolünün sağlanamaması.
6. 10 yıl ve üzerinde şeker hastası olmak.
7. Beslenme bozukluğu.
8. Uyku yemek düzeni gibi yaşam kalitesinde ki düzensizlikler.
9. Kronik enfeksiyonlar.
10. Kalp damar rahatsızlıkları.
Diyabet hastaları için yukarıda sıraladığımız 10 maddelik risk faktörleri içinde bir veya birkaç tanesinin olması dahi diyabetik ayak yarası açısından önem arz etmektedir. O nedenle diyabetik ayak yaralarında tedaviye başlamadan önce sıraladığımız risk faktörlerini mümkün olduğunca ortadan kaldırmak gerekmektedir. Diyabetik ayak yara tedavisinde beklenen tedavi başarısının olmamasının en büyük nedeni riski ortadan kaldırmadan antibiyotik, hiperbarik oksijen, negatif basınç (vak tedavisi), yara bantları, jel, yara örtüleri ya da alternatif yöntemler mutlaka yetersiz kalacaktır. Hastalığa sebep olan nedeni ortadan kaldırmadan hastalığı düzeltmek hayalden öteye gidemez.
Diyabetik ayak yara tedavileri komplike (karmaşık) bir tedavi gerektirir. Bir taraftan kanda dolaşan şeker oranını düzenlerken aynı zamanda yara etrafında oluşan enfeksiyonu da gidermek gerekir. Diğer taraftan kan dolaşımı yetersiz ise verilen antibiyotiğin de diğer tedavilerin de bir anlamı kalmaz. Tedavi planlanırken geniş çaplı multi disipliner (çoklu tedavi) uygulanması gerekmektedir.
Kronik ve açılmış bir yaranın iyileşebilmesi için; öncelikle yara bölgesinin kanlanmasını sağlamak gerekir. Kanlanmanın eksik olduğu bir yerde verilecek tüm tedaviler başarısız kalacaktır. Kanlanma sağlandıktan sonra uygun antibiyotikler verilir eğer yarada eksüdasyon dediğimiz akıntı, ceraat (irin) gibi durumlar varsa vakum sistemi ya da hiperbarik oksijen sistemi kullanılabilir. Kan dolaşımı istenilen seviyede sağlanmadan vak kullanılırsa yaraya faydadan çok zarar verebilir.
Yara iyileşmesi için doku bütünlüğünün sağlanması gerekir bu da ancak hücrelerin çoğalmasıyla gerçekleşir. Hücrelerin çoğalmasını ve açık yaranın kapanmasını tetikleyen bir mekanizmanın devreye girmesi gerekir. Bu mekanizma büyüme hormonu ile başlar. Büyüme hormonu olmadan açık yaranın kapatılamayacağını tüm hekimler bilmektedir. Gelişen teknolojiyle kronik yara tedavilerinde büyüme hormonunu aktive edecek şekilde PRP tedavisinde uygulamaya girmiştir.
Son gelişmelerle kök hücre tedavisinin de bir çok hastalığı düzeltebildiğini gözlemledik. Uygun hale getirildikten sonra diyabetik ayak yaralarında da kök hücre tedavileri kullanılabilmektedir. Biliyoruz ki kök hücre sonsuz defa bölünerek ve hedef organın hücrelerini taklit ederek oluşan hasarı düzeltebilmektedir.
Diyabetik ayak yara tedavilerinde risk faktörleri giderilmeden, tedavide kullanılacak PRP, hiperbarik oksijen, vak sistemi, kök hücre tedavisi, topikal oksijen . antibiyotik tedavileri vb. hiçbir tedavi sistemi başarılı olamayacaktır. 10 yıllık yara üzerinde ki çalışmalarımız ve deneyimlerimiz bu sonuca varmamızı sağlamıştır.
Hemen hemen tüm organların bir branş hekimi oluşmuş iken birçok nedene bağlı kronik yaraların bir branç hekimi yoktur. tıptaki bu eksiklikten kaynaklı dünyada milyonlarca insan tam olarak nereye gideceğini bilmeden amaçsızca birkaç farklı branş doktoruna giderek zaman kaybedip yaranın daha da kötüye gitmesiyle ayağını bacağını veya parmağını kaybetme aşamasına gelmektedir. Dünyada ortalama 25 saniyede bir amputasyon (kesilme) olmasının sebebi budur. Şeker hastalığının dünyada her geçen gün artması ve diyabetik ayak yaralarından kaynaklı kesimlerin artması ürkütücü tabloyu önümüze koymaktadır. Gelişen teknolojiyle birlikte yaşam standartlarımızın değişmesi diyabet hastalığını tetiklemektedir.
Dr. Yusuf MARAŞLI ve ekibi olarak kronik yara tedavilerinde multi disipliner (çoklu tedavi) yaklaşımı doğru buluyoruz. Bütün amacımız açılan bir yaranın epitilizasyonunu (hücrelerin çoğalarak yeniden dokuyu oluşturması) sağlamaktadır bunun için hücreyi aktive etmek gerektiğini biliyoruz. Her hastada epitilizasyon sağlanması farklılıklar gösterebilir farklılıkların sebebi de yukarıda sıraladığımız vb. risk faktörleridir. Yara tedavisinde başarılı olabilmek için hastanın hangi tedaviye cevap verebildiğini beklemeden en uygun tedaviyi en hızlı şekilde başlayabilmek esastır. Basit tedavilerle diyabetik ayak yaralarını düzeltemediğimiz gibi yaranın daha da kötüye gitmesi hatta amputasyonun gerçekleşmesine neden olabiliriz. Bu nedenle sağlık camiası olarak da diyabetik ayak yaralarına gereken hassasiyeti göstermek zorundayız.