insan vücudu hücrelerin çoğalmasıyla ve hücre sayısının artmasıyla anne karnından itibaren şekillenmeye başlar ve bu bir ömür boyu devam eder.
Doğumdan itibaren bütün hücreler çoğalmaya devam ederek boyunun uzaması, kilosunun atması vb. şekilde insanlar olgun yaşlarındaki boyuna ulaşırlar.
Bütün organlarda ve deride deri bütünlüğünün bozulduğu (yara) herhangi bir durumda hücreler çoğalarak ordaki eksikliği tamir etmeye çalışır.
Kısacası vücut anne karnından itibaren ölünceye dek geçen bir hayat döngüsü içinde herzaman kendini yenilemeye yönelik karmaşık bir sisteme sahiptir.
Yara oluşumunun üç tane temel nedeni vardır.
1. Dış etkenler (delici, patlayıcı maddeler, kesici aletler, düşme, vurma, ezilme vs.).
2. Kan dolaşımını etkileyen nedenler (şeker hastalığı=diyabet, kalp damar rahatsızlığı, yüksek kolestrol, varis, sürekli ayakta kalma gibi bedensel yorgunluklar).
3.Hücre çoğalmasını ve açığı kapatmasını engelleyen metabolik durumlar (hücre çoğalmasından hammadde olarak kullanılan protein, yağ, glikoz, aminoasitler, vitaminler, katalizörler, enerji gibi maddelerin vücutta yetersiz olması veya yeterli olduğu halde hücre çalışmasını engelleyen genetik ya da dış etkenler )Vücutta oluşan yaraların birçoğu yukarıda 3 maddede sıraladığımız nedenlerin %90’dan fazlasında hiçbir tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden iyileşebilmektedir.
Hepimiz hayatta çocukluk dönemimizde düşerek veya bir yerlere çarparak dizimizi, kolumuz, parmağımızı bir yerlerimizi yaralamışızdır.
Basit yumuşatıcı bir krem ile hemen hemen tamamı iyileşmiştir ve hepimiz vücudumuzun çeşitli bölgelerinde ufak ya da büyük bir yara izi taşımaktayız. Diyabet = şeker hastalığı yüksek kolestrol, kalp damar rahatsızlıkları gibi bazı kronik hastalıklarında yara iyileşmesi zorlaşacaktır hatta çok basit bir şekilde iyileşmesi gereken küçük bir çizik bile şeker hastalarında neredeyse çizilen bölgenin kesilmesine kadar gidebilmektedir. Dünyada yaklaşık 200 milyon diyabet hastası vardır ve bunların %40’ında yara mevcuttur. Ortalama 80 milyon şeker hastasının yarıya yakını ciddi yaralarla mücadele etmektedir. Diyabet hastalarında yaa iyileşmesi çok zordur ve genellikle iyileşmek yerine yaranın kötüye gittiği gözlemlenmektedir. Dünyada neredeyse 25 saniyede bir ayak veya bacak kesilmektedir. Kesilen ayakların %90’dan fazlası şeker gibi kronik bir hastalık sebebiyle kesilmektedir.
İnsan vücudunun kronik hastalıklar olmadan normal işleyişi içinde yaraları hiçbir tedavi yapmadan iyileştirdiğini söylemiştik fakat yaa iyileşmesini engelleyen kronik hastalıklar toplumumuzda sıkça görülmektedir. mevcut tedaviler ve tıbbi ilaçlar he ne kadar yara iyileşmesini kolaylaştırsa da tamamen ortadan kaldırmamaktadır. Yara tedavisi konusunda dünyanın her hastanesinde her enstitüde her üniversitede çalışmalar yapılmaktadır. Her doktorun hücre bölünmesini arttırarak yaranın iyileşmesine katkıda bulunması hayalidir. Henüz dünyada bu başarı yakalanamamıştır bu yüzden dünyada ortalama her yıl 20 milyonun üzerinde amputasyon (uzun organ kesilmesi) gerçekleşmektedir. hiçbir doktor ve hiçbir hasta ayağının, bacağının, parmağının kesilmesini istemez. Ağır yaralarda, yaranın vereceği zarar kesilmenin vereceği zarardan daha fazla olduğu için doktorlar çaresiz kaldığı durumlarda mecburen ayak veya parmağı kesmek zorunda kalmışlardır.
Kadim medeniyetlerden başlayarak günümüze kadar yara tedavisi her zaman doktorların ilgisini çekmiştir. iyileşmesi zor bir yaranın iyileşmesine katkıda bulunmak her doktoru her ilaç fabrikasını ya da alternatif tıbbı kullanan her sağlıkçıyı memnun etmektedir. Çünkü yara tedavisi hem hasta için hem de doktor için gerçekten zordur. Bütün doktorların, tüm ilaçların ya da kadim medeniyetlerden gelen birikimleri kullanan tüm sağlıkçıları bir araya gelmesiyle oluşturulan başarı vücudun kendi kendine yaptığı tedaviden çok daha geridedir. Asıl tedaviyi bedenimiz kendisi yapar. Doktorlar ya da eczacılar olarak amacımız vücudun yaptığı bu işe destek olmaktır. Yara iyileşmesini engelleyen 3 ana maddeyi ortadan kaldırmamız gerekir. Her yara hastasında farklı sebeplerle oluşan yaralara aynı tedaviyi uygulayarak başarıyı beklemek hayal olur. Her yaranın önce sebebinin tespit edilmesi ve sebebinin ortadan kaldırılması gerekir.
Bütün sağlık camiası bir araya gelse birtek hücreyi oluşturup yara bölgesine koyamaz. Biz sağlıkçılar olarak, doktorlar olarak vücudun inanılmaz işleyişine katkıda bulunmak zorundayız. Bütün yapabildiğimiz vücuda yardım etmektir. Diyabetik ayaklarda veya dolaşımın bozulduğu durumlarda çeşitli antibiyotikler vererek veya çeşitli kremler kullanarak o yarayı iyileştiremediğimizi yıllardır gördük. teknolojinin ilerlemesiyle yara iyileşmesine katkı sağlayacak çeşitli tedavi yöntemleri geliştirmeye başladık. Hiperbarik oksijen tedavisi ya da vak tedavi yöntemleri bunlardan birkaçıdır. Gelişen bütün tedavi yöntemlerine rağmen dünyadaki tüm doktolar olarak çaresiz kaldığımız ve iyileştiremediğimiz milyonlarca insan var. Dünyada tercih edilen amputasyon aslında sebepleri ortadan kaldırarak düzeltilebilecektir. insanlar neden ayağını, bacağını, parmağını kaybetmek zorunda kalsın? Yara nedenlerinde sıraladığımız 3 ana maddenin ortadan kaldırılması veya vücuda verdiği zaraların giderilmesiyle yara zaten kendiğinden iyileşecektir.
Damarları tıkalı olan bir hastaya gerekli hammadde gelmediği sürece verilen hiperbarik oksijen veya bir antibiyotiğin ya da bir kremin faydalı olmasını beklemek hiçbir hastanın veya hiçbir sağlıkçıyı memnun etmeyecektir. Dünyanın en gelişmiş hastanelerinde bile sonucu belli olan bir tedaviyi uygulamak kesinlikle yanlıştır.
Yarayı tedavi eden vücudumuzun kendisidir. Doktorlar ve sağlıkçılar olarak vücudun işlemesine ve hücre çoğalmasına katkıda bulunabilirsek o zaman iyileşmesi imkansız gibi görülen yaraların nasıl iyileştiğini hep beraber görebiliriz bu yüzden yara iyileşmesini beklemek için öncelikle sorunların tespit edilmesi ve o sorunları ortadan kaldırılması gerekir. vücudun işini yapabilmesi için damarların açılması kanlanmasının sağlanması oksijenin temini, oluşan enfeksiyonların giderilmesi vb. tedaviler gerekmektedir. Yara iyileşmesinde ana unsur budur. Bütün teknolojik gelişmelere rağmen bir şeker hastasında oluşan yaranın (diyabetik ayak) iyileşmesini sağlayamıyor ve kesiyorsak ya sorunu tespit edemiyor ya da çözümü üretemiyoruz demektir.
Yaklaşık 10 yıldır sadece yara üzerinde bir çok çalışmalar yaptık ve gördük ki her hastada yara oluşumuna sebep olan nedenler farklılık göstermektedir olumsuz sebepleri ortadan kaldırmadan yaranın (diyabetik ayak) iyileşmesini sağlayamayacağımızı gözlemledik. diyabetik ayak gibi kronik hastalıklarda kanın yara bölgesindeki hücrelere ulaşmasını sağlayan kılcal damarlarda problemler olduğunu tespit ettik.
Tıpta gelişen yeni tedavi yöntemlerini kullanarak hücreye işini yapması için destek olmayı başardık. Bütün Ar-Ge çalışmalarımızda tek yapmamız gereken şeyin hücrenin normal işini yapmasını sağlamak olduğunu tespit ettik. “Sorunu ortadan kaldırırsanız çözüm kolay” anlayışıyla hastalarımız üzerinde imkansız gibi görünen yara tedavilerinde kayda değer başarılar elde ettik doktor komitesi veya da doktorlar heyeti tarafından kesilmesine karar verilen bazı ayak, bacak ve parmak gibi uzuvları kurtarmayı başardık. Ümit ediyoruz ki bundan sonra dünyada kesilmeyi bekleyen 40 milyonun üzerinde ayak, bacak, parmak kesilmesin.
Bu bilgileri paylaşırken bir şeyi daha fark ettik ki dünyada her yıl 40 milyona yakın insanın muzdarip olduğu yara tedavisi konusunda, “yara tedavi uzmanlığı”gibi bir branş doktoru yok.Milyonlarca insan hangi doktora gideceğini bilmiyor. Diyabetik ayak, kangren ya da kalp damar veya diğer sebeplerle oluşan yara hastaları şekeri yüksek olduğu için dahiliyeye, ayağında yara oluştuğu için cildiyeye, kemiğe işlediği için ortopetiye vs vs gibi branş doktorlarına giderek multi disipliner (çoklu tedavi disiplini) gerektiren yara tedavisini yapamıyor. Sonuç itibariyle oluşan yarayı iyileştirmediği için herhangi bir uzvunu kaybetmek zorunda kalıyor (amputasyon). Tüm çalışmalarımız içinde bir “yara tedavi uzmanlığı” branşının oluşturulması ve bu konuda çalışmaların yapılması kanaatindeyiz. bireysel olarak yaptığımız 10 yıllık çalışmanın dünyada muzdarip milyonlaraca insanın yetişemeyeceğini biliyoruz. İnsan odaklı çalışmalarımız olağanca hızıyla devam etmektedir. Özetle kronik yara tedaviside(iyileşmeyen yaralar) tek yapmamız gereken şey vücudumuzun olağan akışına destek sağlamaktan ileri gitmemektir.
Dünyanın en gelişmiş fabrikası olan hücreye gerekli desteği sağladığımız anda neredeyse tüm hastalıkların tedavisinde doktorlar olarak yardımcı olabiliriz. En zor tedavisi olan diyabetik ayak, kangren vb nedenlerle oluşan yaralarda aynı mantık geçelidir. Bu mantıkla yola çıkan Dr. Yusuf MARAŞLI yaptığı çalışmalarla yara tedavilerinde kayda değer büyük başarılar elde etmiştir.
Amputasyona sebep olan etkenler tam olarak tespit edilip önce etkenin minimalize edilmesi ve daha sonrada doku rejenerasyonu (doku yenilenmesi) sağlanmaya yönelik tedavi olmalıdır.